Araştırmaya Bakışımız
  • Amatör Ruhla Profesyonel Araştırma…

Yöntem Araştırma olarak amatör ruhumuzu, bir başka deyişle bir araştırmacıda her zaman olması gereken araştırma, soru sorma, sorgulama tutkumuzu, hiçbir zaman yitirmeden, ancak profesyonelliğin gereklerinden de asla ödün vermeden gerçeğin peşinde koşarız. Gerçeği bulmak ise ancak doğrudan ayrılmadan mümkündür. Bu nedenle kaliteye bir klişe olarak değil, bir “hayat memat meselesi” olarak bakarız ve onu korumaya değil sürekli daha da yukarı çekmeye odaklanırız.

  • Bilimle Sanat Arasında Köprüler Kurmak…

Hollandalı ressam Piet Mondrian sanatı nasıl insanın çevresiyle arasındaki bir köprü ve denge aracı olarak görüyorsa biz de araştırmayı bilim ile sanat arasında bir köprü olarak görürüz. Bir yandan sayılarla, istatistikle, ortalamalarla, yani bilimle uğraşırken bir yandan da bu sayılardan bir sonuca ulaşmaya, bir içgörü yaratmaya çalışırız. Bu nedenle de araştırmayı biraz bilim biraz da sanat olarak görürüz.

  • Siyah Kuğular…

Hayatın karmaşık sayısız unsurun oluşturduğu bir bütün olduğundan, bu nedenle araştırmacının da bütünsel bakması gerekliliğinden hareketle hem kalitatif hem de kantitatif araştırma alanlarında hizmet veriyoruz. Buna göre araştırmaları iş ortaklarımızın iş hedeflerine yönelik şekilde tasarlıyor ve projelendiriyoruz.

Tüm araştırmalarımızda bu bütünsel yaklaşımı temel alıyor ve ortalamaları hesaplarken “ortalamadan sapanları”, kantitatif bir araştırmada “gizli olan” kalitatif ipuçlarını ya da kalitatif bir araştırmada beliren sayısal gerçekleri gözden kaçırmıyoruz. Çünkü, “Siyah Kuğu” kitabının yazarı Nassim Nicholas Taleb‘in “Siyah Kuğu Teorisi”ndeki gibi dünyayı “ortalamadan sapan” insanların ya da olayların değiştirdiğine inanıyoruz. Büyük bilim insanları, büyük sanatçılar, büyük devlet liderleri, büyük filozoflar hiç de ortalama insanlar olmayıp buna karşılık buluşları, fikirleri ile dünyayı değiştirmişlerdir. Aynı şekilde “11 Eylül” ve COVID-19 pandemisi dünyayı değiştiren ve öngörülemeyen siyah kuğular değil midir?

Yöntem de pazarı, toplumu ve hatta dünyayı değiştirebilecek içgörüler üretebilmek ve stratejiler geliştirebilmek adına görünür olmayan, gizli kalan ancak geleceğe yön verebilecek olan verilerin, yani “siyah kuğular”ın peşine düşer. Çünkü ortalamalar bugünü gösterirken, ortalamadan sapanlar, yani “siyah kuğular” yarını belirleyen öncülerdir. Yöntem, paydaşlarına bugünün yanında yarını da göstermek için çalışır. Bu Yöntemin aynı zamanda varoluş amacıdır.

  • Örnekleme

Örneklemede esas amaç bütünü öngörebilecek yeterli “netliğe” ulaşabilmektir. Aşağıdaki iki resim örnekleme yolu ile elde edilecek ancak bütünü tanımlayabilmek açısından yeterli olacak “görüntü” ile bire bir “evrenin görüntüsü” arasındaki farkı ifade etmektedir:

Yöntem, paydaşlarının sağdaki resimdeki kadar çok “piksel” harcamadan optimal yatırımlarla soldaki resimdeki gibi “optimum piksel”le yetinerek aynı sonuçlara ulaşmasını sağlar.

  • Oyunlaştırma

Fizik ve matematik alanında yaptığı çalışmalar sayesinde 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü‘nü kazanan ünlü bilim insanı Albert Einstein (1879-1955), oyunu “en yüksek araştırma şekli” olarak tanımlamıştır.

Yöntem, ESOMAR ve TÜAD üyesi olarak araştırmadaki tüm güncel gelişmeleri yakından takip eder ve uygular, böylelikle de araştırmanın bir soru-cevap tekdüzeliğinden çıkıp soruyu soranın da cevaplayanın da keyif aldığı bir oyun”a dönüştürülmesinin önünü açar. Yöntem, kalitenin anahtarlarından birinin de “oyun” olduğu kabulü ile Einstein‘ın adreslediği “en yüksek araştırma şekli”nin peşine düşer.